Yaşamın akışını kaçırdığınızda, yaşayan olsanız da, o deneyimle bir olabiliyor muyuz?
“Gürültü ve sesler dikkatimi dağıtmayacak” telkini, Alfa’da çalışma yaparken zihinden gelen seslerle de ilgilidir. Zihnin sesi ile kaynağın sesini birbirinden ayırt edebilmek için, ayırt etmeyi başarıncaya kadar çalışmanız gereklidir. Ufak bir ton size sesin kaynağının hangisi olduğuna işaret eder. Başlardaki zorluk, bu her iki sesin aynı kaynaktan geliyormuş gibi görünmesidir. Zihnin sesi dünyevi benlikten (yani Ego’dan), kaynağın sesi ise Yüksek Benlikten gelir.
Sesin Zihinden mi Kaynaktan mı geldiğini nasıl anlarsınız?
- Titreşimlerin Seviyesi: Korku, endişe, kaygı, keder… Bu titreşimler kaynaktan gelmez. Seviyede ne çalışıyor olursanız, ne sormuş olursanız olun, kaynağın gücü, çözüm seçenekleri sınırsızdır. Bu ayrım, turnusol kağıdının tek bir dokunuşla bir sıvının asit-baz ayrımını yapabilmesi gibi net ve belirleyicidir. Kaynağın sesi “asitli” değildir. Öte yandan, bu düşük titreşimli-asitli seslerin gelmesi sizin için “hediyedir”. Neden mi? Zihnin sesini duymazsanız, onu nasıl yakından “tanıyacaksınız”?. O sesle ilgili, onu tanımanıza olanak tanıyan referansı nasıl oluşturacaksınız? Onun sesini tanımanız için özellikle başlarda sıkça duymanız gerekir ki, ayırt edebilme imkanınız olsun. Ve bunu yapmanın en iyi yolu “kendinize ve sevdiklerinize çalışmakta” ısrar etmenizdir. Çoğumuz “başkasına çalışırken sorun yok ama kendime veya sevdiklerime çalışırken zorlanıyorum” diyoruz. Bizi zorlayan kaynak değildir, “egonun sesidir”. Bu sese ne kadar aşina olursanız onunla ilgili referansınız o kadar güçlü olacaktır.
- Akışın Doğasını Anlamak: Akış, bilgilerin çabasızca, sadece odaklı halin kendisi ile gelmesidir.
Elbette soru sormak, niyet bildirmek için zihin devrededir.
Süreç genel olarak şu aşamalardan oluşur:
- Niyeti ve/veya soruyu belirlemek (kaynağa isteği iletmek): Bu aşamada sol beyin ön plandadır. Sol beyin, soruyu bilinç seviyesinde oluşturarak sağ beyine hedefi verir. Bu aşamada kaynakla hizanalacak olan sağ beyindir. Soru tamamlanınca sol beyin devreden çıkmalı, sağ beyin cevap için odaklanmalıdır. (Zihnin devreden çıkması-susması ile kastedilen budur)
- Bilgi Almak (kaynaktan bilgi almak): Bu aşamada sol beyin arka planda olmalı, kaynakla sağ beyin arasındaki bağlantıya müdahale etmemelidir. Düşünce “odaklanma” yaratır. Sol beyin devreye girerse, sağ beynin odağı kaynaktan, sol beyine döner. Yakından gelen kablolu bağlantılı ses, içeriden gelir ve baskındır. Sol konuşursa, sağın dikkati ona yönelebilir. Ve çok hızlı bir şekilde gelen bilginin “kaydedilmek” yerine “düşünülmesi” akışın kesilmesinin en büyük nedenidir. Çünkü “sorgu”, kaynağa yöneltilen “yeni bir sorudur”!. Sorgulama kaynağa “biraz önce gelen bilgi ile ilgili yeni sorularım var, öncelikle bunu cevapla” demektir. Bu talep, bir önceki talebi iptal etme komutunu içinde barındırır. Anlama-anlamlandırma isteği akışın hızından kopmaktır. Sorgu başladıktan sonra iç sesi susturmak neredeyse imkansızdır.
- Gelen bilgiyi Analiz ve Sentezden geçirmek: Bu aşama her durumda gerekli olmayıp, yine zihnin bilinçli olarak ön planda olduğu bir safhadır. Kaynak bilgileri iletmiş, zihin gelen bilgileri depolamıştır ve analiz-sentez için en sağlıklı ortam oluşmuştur. Bu süreç, aşamalı olarak ortaya çıkan yeni soruların kaynağa yöneltilmesi ile zenginleştirilebilir. Bu sürecin çıktıları zihnin üründür. Yorumlama, inanç sistemi, mantık-fikir yürütme bu aşamanın tipik eylemleridir. Psişiğin dikkat etmesi gereken, analiz-sentez safhasının gelen bilginin özünü değiştirmemiş olduğundan emin olmaktır.
Akışın doğasına ne kadar uygun davranılırsa, seslerin kaynağı o kadar net olarak ayırt edilecektir.
- Bilginin Doğasını Anlamak: Kaynaktan gelen bilgi, doğası gereği “benlik” unsurunu içermez. Doğrultusu, frekansı, saflığı, yarattığı hissiyatla şişeden içilen bir su ile “kaynaktan gelen saf bir su” içmek kadar ayırt edilebilir haldedir. Bu tona, doğaya aşina olmanın tek yolu bu deneyimi daha çok yaşamaktır. Kaynaktan gelen bilgi;
- İçeriği itibarı ile şaşırtıcı, “A-ha” dedirten, sürprizlere gebedir.
- Daha yüksek bir farkındalık seviyesinin titreşimlerini ve bilgilerini içerdiği için farkındalık yaratan, zihnin analitik kapasitesinin ‘ötesinde’ sonuçlar üreten özelliktedir.
- Zihinden gelen bilgi size mevcut farkındalık seviyenizden gelir ve bu yüzden “daha tanıdıktır”, şaşırtmaz, sürpriz içermez.
- Zihnin Doğasını Anlamak: Elbette, zihin doğası gereği susmaya direnecektir. Amaç zihni baskılayarak susturmaya çalışmak değildir. Bu “zorlama” oluşturarak sizi seviyenin dışına çıkartır.
İşte “gürültü ve sesler dikkatimi dağıtmayacak, hatta gürültü ve sesler daha fazla odaklanmamı sağlayacak” telkininin sadece “dışarıdan gelen gürültü ve sesleri” içermediğini fark edersek deneyimlerimiz değişecektir. Siz seviyedeyken sokaktan ambulans geçince, kapı çarpılınca sesinden tanırsınız, çünkü bu seslerle ilgili duyusal referanslarınız mevcuttur. Ve aynı şekilde, çalıştıkça, “zihninizin sesi” ile ilgili referanslarınız oluşur. Çalıştıkça Kaynaktan gelen bilgiyle, sesle ilgili referanslar da oluşur. Deneyimlerinizin “iyiye, daha iyiye” gittiği aşama burasıdır. “Yaşam Üstadı” olmak, zihin kontrolünde üstad olmayı gerektirir. Artık “kaynaktan gelen sesle”, egodan gelen “gürültü ve sesleri” ayırt etmek ve onu engel değil, odaklanmayı artıran bir unsur olarak kullanmak mümkün olur. Zihnin seslerini duymamak “odaklanarak enerji çeken” bir eylem değildir.
Özetle;
Zihin, kuantum seviyede kaynağın bir parçasıdır ve sürekli olarak ona bağlıdır. Bu bağlantı hiçbir zaman kaybolmaz, kopmaz. Zihnin varlığını, kaynağa bağlılığı anlamlandırır.
İster Alfa’da ister Beta’da olun… Zihniniz kaynağa sürekli bağlıdır.
Tek yapmanız gereken, zihninizin ve akışın doğasını anlayarak, seslere kulak vermek ve onları ayırt etmektir. İşte bu durumda yaşamın akışı içinde objektif duyular dışında gelen, subjektif bilgileri ve anlamları da yakalayabiliriz.
Kaynağın sesini Beta’da da duyarsınız.
Akışta olmak, Beta’da da seviyede olmaktır.
Akışta kalın, seviyede kalın,
Sevgiyle,
Erhan Aslan
CSMI-Silva Metodu Yetkili Eğitmeni